Bir
duygulanım olarak öfke ve buna bağlı olarak saldırganlık davranışının ruhsal
hastalıklarla ilgisi ile ilgili bir çok çalışma yapılmıştır. Öfke ve
saldırganlıkla ilişkisinin olduğu belirlenen ruhsal hastalıklardan biri de antisosyal
kişilik bozukluğudur. Birçok psikiyatrik
bozuklukta görülebilen saldırgan davranış biçimi antisosyal kişilik
bozukluğunda (AKB) yaygın davranış örüntüsüdür. Saldırganlık sözel, fiziksel ya
da dolaylı olarak kendisine veya bir başkasına zarar vermeyi amaçlayan
davranış, hareket olarak tanımlanır. AKB’ye sahip bireylerde saldırganlığın
nedeni olarak kişilik bozukluğu ve alkol-madde kullanım bozukluğunun birbirini
tetikleyen iki unsur olduğu ve saldırganlık düzeyi ile uyku bozukluğu arasında
pozitif korelasyona sahip olduğu belirlenmiştir.
AKB,
fiziksel kavgalar biçiminde kendini gösterebilen sinirlilik ve saldırganlık
belirtisi uzun süreli bir davranışsal örüntüdür ve DSM-V’de bu kişilik
bozukluğunun ölçütleri arasında yer alır.
Başkalarının haklarını saymama ve saldırma gibi birçok davranışları ile
toplumsal kurallara ve yasalara ters düşen, suç teşkil edebilecek davranışlar
gösteren kişiler bu tanı grubuna girebilirler. Toplum ve aile içinde olumsuz
davranışlar gösterebilirler. Antisosyal kişilik bozukluğu kişilerle ilişkide,
düşünme şeklinde ve olayları algılayış biçiminde bozukluk olan kronik bir
zihinsel hastalık olarak kabul edilir. Bu kişilerin yargı değerleri eksiktir ve
yanlış ile doğru arasında ayrım yapamazlar. Sürekli olarak başkalarının
haklarını çiğnerler ve başlarını belaya sokarlar. Bu kişiler genellikle yalan
söyler, zarar verici davranışlarda bulunur, alkol ve madde bağımlılıkları
vardır. Genellikle dürtüsel davranan, gereksinimlerinin hemen
karşılanmasını arzulayan, düş kırıklığına ve bekletilmeye katlanamayan
kişilerdir. Antisosyal kişiler başkalarının zararı söz konusu olduğunda
yalnızca kendilerini düşünürler, başkaları için kaygı duymazlar ve suçluluk
duyamazlar. Genellikle okul, iş ve ailesel sorumlulukları üstlenemezler.
Başkalarına zarar verdikleri gibi kendi bedenlerine de zarar verebilirler; bu
durum, başkalarına zarar veremedikleri zamanlarda olur. Sürekli, tutarlı bir
ilişki kuramazlar. İlişkiyi sürdürseler bile bu ancak zor kullanarak,
tehditlerle, fiziksel şiddetle mümkün olur. Tanı Koydurucu Özellikler AKB’nin özellikleri arasında en başta,
çocukluk ya da ergenlik çağında başlayan ve erişkinlik dönemine doğru
süregelen, başkalarının haklarını saymama, sorumsuz davranma ve toplumsal
kurallara uymama sayılabilir. Bu bozukluk ‘psikopatlık’ ya da ‘sosyopatlık’
olarak da adlandırılır. 15 yaşından önce
davranım bozukluğu tanısı konan kişilere 18 yaşından sonra antisosyal tanısı
konur. İleri yaşlarda da süregiden bu davranım bozuklukları yüzünden bu kişiler
suça ve tutuklanmaya yönelik davranışları devam ettirme, yasa ve toplumsal
kurallara başkaldırı, zevk için ve kendi çıkarı için huzur bozma, saldırganlık,
sorumsuzluk şeklinde gelişen bir tavır sergilerler. Bu kişiler genellikle
gergin, huzursuz, öfkeli, umursamaz, acımasız ve bencildirler. Yumuşak ve rahat
hareketler içinde yüzeysel bir çekicilik sergileyebilirler ancak antisosyal
kişilik bozukluğu olanlar dışarıdan normal ve cana yakın kimseler olarak
görülebilirler. Buna rağmen yaşam fonksiyonlarının pek çok alanlarında bozukluk
gösterir. Bu kişiler sürekli suç işlerler, mahkemelik hatta hapishanelik
olurlar, bu yüzden çoğunlukla kanunla başları derde girer. Yaptıklarından
dolayı pişman olmaları genellikle yoktur ve yaptıkları davranışlardan dolayı
vicdan azabı çekmezler, aksine kötü bir davranışı sadece zevk aldıkları için
bile yapabilirler.
Çabuk
sinirlenirler ve sıklıkla kavga ederler bunun sonucunda da saldırgan
davranışlar sergileyebilirler. Genellikle hırsızlık, sahtekarlık gibi olaylara
karışırlar. Sonunu düşünmeden taciz ya da tecavüz olaylarına karışabilirler.
Başkalarına zarar verdikleri gibi çoğu zaman kendi bedenlerine de delici ve
kesici aletlerle zarar verirler. Alkol ve çeşitli madde kullanımı söz
konusudur.
İntihar
eğilimi görülebilir. Antisosyal kişiler sıklıkla bencil davranırlar.
Başkalarının haklarına ve hislerine saygı göstermezler. Kendilerini beğenen
kibirli kişilerdir ve kendilerini her zaman haklı görürler. Dürtüsel doyum ve
haz her şeyden önce gelir. Yalan söyleme eğilimindedirler ve başkalarını
rahatlıkla aldatabilirler. Yapılan çalışmalar çocukluk çağında da
belirtiler gösterdiğini bulmuştur. Bunlar; sık sık okuldan kaçma, kopya çekme,
kavgalara karışma gibi davranışlardır. Antisosyal kişilik bozukluğu olanlar
genel olarak kendilerini yalnız, otonom ve güçlü görürler. Bazıları kendilerini
kötüye kullanılmış ve sömürülmüş hissettiğinden başkalarına da sömürülmeyi hak
ederler gözüyle bakar. Ortaya
Çıkartan Nedenler Yapılan
çalışmalar çocukluk döneminde beyin disfonksiyonu, dikkat eksikliği ve
hiperaktivite bozukluğuna sahip bireylerde AKB riski yüksek olduğunu
belirtmiştir. Bu bozukluk daha çok karışık aile yaşantısında ortaya
çıkmaktadır. Çocuk ilk 5 yıl anneden yoksunsa AKB görülme olasılığı yüksektir.
Bu ilk 5 yıl yoksunluk yaşayan çocuklar ergenlik döneminde davranışlarını
kontrol etmekte güçlük çeker, yüzeysel ilişkiler kurar ve sosyal olgunluğa
erişememektedir. Anne babasından ayrı kalan çocuklara yapılan araştırmalar, bu
çocukların yetişkinlik döneminde AKB sahip kişiler olduğunu destekler
niteliktedir. Babanın suç geçmişinin olması da çocuğun gelişimini
etkilemektedir. Antisosyal kişiliklerin anneleriyle ilgili
bilgiler arasında düzgün bir ev ortamının eksikliği yanında gerekli disiplin,
ilgi ve şefkatin olmaması da ileride bu çocukların suça eğilimli olabileceklerini
düşündürmektedir. Görülme
Sıklığı Görülme sıklığı
erkeklerde % 3 -7 arasındadır. Kadınlarda ise % 1 dolaylarındadır.
Hapishanelerdeki suçluların yaklaşık % 75 ’inde görülür. Yapılan araştırmalar AKB bir kez ortaya çıktığında yaşam boyu
sürdüğünü, düzelmeyen bir gidişle seyrettiğini ve yaş ilerledikçe belirtilerin
azaldığını gösterir. Ayrıca depresif bozukluklar, alkol ve madde kötüye kullanım
bozuklukları yaygındır. Tedavi Yöntemleri Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişilerin
tedavileri çok zordur. Bazı yeni psikoterapi yaklaşımlar bu kişilik
bozukluğunun daha uyumlu ve kontrollü olmalarını sağlayabilmektedir. Ancak bir
zorlama olmadan psikoterapiye asla kendi başlarına gelmezler. Ayrıca
kişilik bozukluğuyla birlikte anksiyete ve depresyon gibi durumlarda ilaç
tedavisi de kullanılabilir. Değişkenlik gösteren duygu durumları ve madde-alkol
kullanımı için düzenleyici bir ilaç kullanabilir. Psikolog & Aile Danışmanı Gamze HASANDAYIOĞLU
Sorularınızı Bize Buradan Ulaştırabilirsiniz